Makale Reklamının Yukarısında

YEREL YÖNETİM YEREL KALKINMA İLİŞKİSİ-İZMİR MODELİ

YEREL YÖNETİM YEREL KALKINMA İLİŞKİSİ-İZMİR MODELİ

 

Kalkınma’nın ekonomik-sosyal tanımı konusunda bilim dünyasında kesinkes görüş birliği olmasa da halkın algıladığı anlamlar üzerinde yaklaşık anlamdaşlık bulunuyor.

 

Kalkınmanın iktisadi büyüme olarak görülmesi geride kaldı. Sanayi devrimi diye adlandırılan modern kapitalizmin gelişim süreci kalkınmayı, verimlilik ve üretim artışıyla birlikte sermaye birikimi olarak tanımladı.

 

Peki kalkınma ile büyüme aynı içerikte mi?

 

Yine iktisatçılar eş anlamlı gördükleri bu tanımları ayrıştırdılar ve ayrı tanımlamaya başladılar. Günümüz ekonomistleri büyümeyi ekonomik gelişme olarak değerlendiriyorlar. Kalkınmayı ise büyümenin yanında, daha doğrusu ekonomik gelişmenin yanında sosyal gelişmeyi de içine alan daha geniş perspektifle anlamlandırıyorlar.

                                          *   *   *

Şimdi bu temel tanımların ışığında yerel kalkınmayı incelemeye başlayalım. Konumuz yerel kalkınma ama daha spesifik hali, yerel yönetimle ilişkisi ve özelinde de “İzmir Modeli”

İzmir Modeli diye yola çıktıysak ister istemez İzmir Büyükşehir Belediyesine yolumuzu düşüreceğiz.

 

Aziz Kocaoğlu göreve geldiği 2004 yılından sonra önceki dönem belediye başkanı Dr. Burhan Özfatura’dan “yerel kalkınma” idealini devraldı. Kadük kalmasına müsaade etmediği ideali bugün Türkiye’nin konuştuğu ve yaptığı çalışma ile kendisi ile anılır hale getirdi. Daha önce birkaç defa belirttiğim gibi Aziz Kocaoğlu bir gün görevi bıraktığında tarihte anılacağı konuların başında “yerel kalkına” gelecek.

 

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu Kınık’ta vatandaşlarla yaptığı bir söyleşide görüşlerini şöyle paylaştı:

 “Bizim uyguladığımız yerel kalkınma politikası, 81 vilayet içerisinde ‘Bir belediye kendi olanaklarıyla kenti ve halkını nasıl kalkındırır?’ sorusuna en güzel cevaptır. Üreticimize ciddi yatırımlar yaptık, onlara kol kanat gerdik. Bir olduk, güçlü olduk.

 

 Biz 13 senedir, Türkiye belediyecilik tarihinde ilk kez köylüye bu kadar destek veren belediyeyiz. Böylece hem tarımda hem de sanayide gençlerin iş bulup gelir düzeyinin artmasını sağlıyoruz. ‘Yerelde Kalkınma’ ideolojimizle birçok belediyeye örnek olduk. 81 vilayet içinde parmakla gösteriliyoruz. Gelip bizim projemiz hakkında bilgi alıyorlar ve İZMİR MODELİNİ öğrenmeye çalışıyorlar.”

                                 *   *   *

“Yerel Yönetimlerle Yerel Kalkınmada İzmir Modeli” artık iktisat biliminin alanına girmiştir. İktisat fakülteleri bu konuda tezler hazırlamalıdır.

 

İBB ve yerel kalkınmada İzmir Modeli yazı dizisini hazırlarken yine aynı içerikte Ege Ekonomisini Geliştirme Vakfı (EGEV) İzmir’de “Ege Ekonomik Forumu” düzenledi.

 

Sıcak gündem olması nedeniyle önce bu forumdaki konuşmaları aktarayım, sonra yerel yönetimlerle devam ederiz.

Forumda konuşan İzmir Milletvekili Başbakan Binali Yıldırım İzmir ve Ege’deki bizim bu yazı dizimizde ortaya koymaya çalıştığımız “yerel kalkınma, bölgesel kalkınma” ilişkilerine devletin elindeki rakamlarla açıklayıcı bilgiler sundu. Sayın Başbakan’ın geniş konuşma metninden konumuz ile ilgili kısmı şöyle:

 

 “Ege Bölgesi Cumhuriyet’ten önce de hala bugün de Türkiye ekonomisinin bel kemiğidir. Ülkenin dünyaya açılan kapısıdır. Ege’nin ağırlık bölgesini de İzmir oluşturur. 15 yılda Ege tekrar tarihi misyonuna yakışır şekilde yatırımla büyüme stratejisine uygun olarak önemli mesafe kat etti. 2002 yılında Ege Bölgesi’nin toplam ihracatı 4 milyar dolar. Bugün ne olmuş? 14 buçuk milyar dolara çıkmıştır. Genel artışın üzerinde olmuş. 10 ili kapsayan Ege Bölgesi’nde üretim gücü günden güne artıyor, bölgedeki büyüme devam ediyor. Burası bir başarı ve güzel bir gelişme. 21’inci yüzyılda Ege ekonomisinin daha büyük gelişmeleri başaracağını görmekteyiz. Yeni teknolojileri, sanayi 4.0, yapay zeka, bilgi iletişim alanındaki yenilikler, rüzgar ve güneş enerjisi, alternatif enerji kaynakları gibi alanlarda ciddi potansiyelimiz var. Gelecekte biyo-teknoloji, organik tarım bugüne göre daha çok aranan sektörler haline gelecek. Ege bu noktalarda Türkiye’nin merkezi olmaya adaydır. Unutmayalım Ege hala tarımda bir numaradır, ihracatta önemli bir yerdedir. Dünyayı dönüştürecek yeni teknolojilerde Ege, ülkemizin en önde giden bölgesi olmaya devam edecektir. Ege Bölgesi şehirleri tarih boyunca lojistik merkezi oldu. Limanları tarihi görkemiyle yine lojistik merkezi olmaya aday. Çandarlı limanı ve limana bağlanan otoyol… Bunlar Ege’nin geleceğine hazırlıktır”

Sayın Başbakanın her biri ayrı gündem başlıkları olacak konuşmasının ana maddeleri böyle. Aynı forumda kendisi de bir Ege’li olan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi de Yunan Ekonomi bakanının da katıldığı oturumda “Ege’yi ortak kullanacağız” dedi. Zeybekçi şöyle devam etti:

 

“Ege bir ekonomi merkezidir. Tarihi şehirler ticaretle yoğunlaşmıştır. İlk para Ege’de kullanıldı. Ekonomi bir yunanca kelimedir ve ilk defa egede kullanıldı. Ege tarihi misyonuna dönecektir. İzmir Doğu Akdeniz’in ekonomi merkezi haline geliyor. Milyarlarca dolar ihracat yapan şehirlerimiz var. Belki 10 yıl içinde çok farklı bir dünyada yaşayacağız. Endüstri 5.0’ın konuşulmaya başlandığı günler yaşıyoruz. Fırsat penceresini açmamız evimize o güzel güneşin doğmasını sağlamamız gerekiyor. Organik tarımda Ege dünya markası haline gelmeli.

Ege’yi ortak kullanacağız. Refah üreten bir deniz haline getireceğiz. Proje bazlı teşvik sistemini hayata geçirdik. Yatırımlarımız şu ana kadar 100 milyarı geçti. Türkiye’yi geleceğe hazırlıyoruz. 2017’yi yüzde 11’in üzerinde ihracat artışıyla tamamladık. Tam istediğimiz gibi ihracata yatırıma dayalı bir büyüme gerçekleştiriyoruz. İnşallah dünyada büyümede parmakla gösterilen bir ülke olacağız.  Yunan meslektaşıma bu güzellikleri beraber paylaşalım diyorum. Tarih bizden hesap soracaktır” dedi.

 

“Küresel Gelişmeler Işığında Bölgesel Vizyon” ana temasıyla düzenlenen Ege Ekonomik Forum’un açılış oturumunda konuşan Yunan Ekonomi Bakanı Dimitri Papadimitriu, Ege’nin konuşulduğu bir toplantıda yer almaktan mutluluk duyduğunu söyledi. 

Türkiye ve Yunanistan’ın yer aldığı doğu Akdeniz’de istikrara ihtiyaç duyulduğunu aktaran Papadimitriu, “Bizlerin uluslararası yasalara uygun davranarak hukuk devletini ayakta tutarak, ülkelerimizin bulunduğu bölgede barışı, birbirini anlamayı ve jeopolitik sorunları diyalogla çözme yoluna gitmeyi destekleyebiliriz. Maalesef günümüzde olması gerekenleri her iki ülke olarak da gerçekleştirmiş değiliz. Ekonomiden yola çıkarak, enerji, mal ve insanların serbest dolaşımını iki ülke arasında gerçekleştirebiliriz.” diye konuştu. (Devam edecek)Birol Keskin

Daha fazla göster
Makale Reklamının Altında

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Adblock Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi devre dışı bırakarak bize destek olmayı düşünün.